24 Eylül 2015

GLUTEN ENTEROPATİSİ


     


   
         5-6 yaşları civarındaydım. Karın şişliği şikayetim nedeniyle Hacettepe Hastahanesine gitmiştik. Doktorlar tam 1 yıl boyunca beni bölümden bölüme araştırmaya yolladı ancak sorunumun ne olduğunu bir türlü bulamadılar. Son durağım ise Gastroentoloji oldu. Kan testleri ve biyopsi yapıldığında çölyak hastası olduğum anlaşıldı. Tabi o zamanlar bilinen bir rahatsızlık değildi. Doktor bilgi vermek için yanımıza geldi ve bir sayfalık diyet listesi verdi. Başta ne olduğunu anlayamamıştım. Doktorun bu diyete uymazsan ‘ölürsün’  dediğinde ölüm korkusundan bir şey yiyemediğimi çok net hatırlıyorum. Düşünebiliyor musunuz 5 yaşındaki bir çocuğa ölümden bahsediyorsunuz. Büyüdükçe doktorun bu uyarısındaki sebebi idrak edebildim. Tabiki 5 yaşındaki bir çocuğu çikolata gibi abur cuburları yemekten ancak bu şekilde uzak tutabilirdiniz. Bugün bu kadar sağlıklıysam bunu o doktora ve tabiki ailemdeki hassasiyete ve duyarlılığa borçluyum. :)
          
       Türkiye de 200 kişiden bir kişide görülen sinsi bir hastalık, Çölyak. Peki Çölyak (Gluten Enteropatisi) nedir? Gluten adlı bir proteine karşı bağırsakların aşırı duyarlılığıdır. Bağırsaklarda sindirimi sağlayan villus yapılarının bozulmasıyla emilim bozukluğu (malabsorpsiyon) oluşuyor ve glüten maddesi sindirilemez hale geliyor. Glüten buğday, arpa, yulaf ve çavdarda bulunan esnek bir proteindir. Hamurun kabarmasını sağlayan, gıdaların raf ömrünü uzatan önemli bir protein.. Bu yüzden glütensiz unlarla yapılan ürünler çabuk bayatlar, şekil almakta ve kabarmakta zorluk çeker. Bu yüzden hamur kültürü gelişmiş bir ülkede yaşayan bir çölyaklı iseniz yaşam kaliteniz düşebiliyor.

       Peki çölyak tanısı nasıl konulur? Çölyak tanısı için bir gastroentoloji bölümünde kan tahlili ve endoskopi ile ince bağırsaktan alınan biyopsi yeterli oluyor. Çölyak hastalığın çıkmasındaki en baskın neden genetik bir rahatsızlık olmasıdır. . Çölyak tanısı konulanların birinci derece akrabalarında %5-10 oranında çölyak görülebilir. Bu hastalık doğuştan olabileceği gibi sonradan da tetiklenebilir. Unutmayın sizlerde tetiklenmemiş bir çölyak geni bulunduruyor olabilirsiniz.

Belirtileri;

Ø  Sürekli ishal durumu
Ø  Kilo kaybı
Ø  Karında öne doğru şişlik
Ø  Kronik iştahsızlık, halsizlik
Ø  Ağız içi aftları
Ø  Kansızlık
Ø  Kaslarda zayıflama
Ø  Kusma
Ø  Gaz şikayetleri, dışkıda anormallik
Ø  Kuru cilt
Ø  Eklem/kemik ağrıları
Ø  Gerginlik ve sinirlilik hali



       Çölyak hastalığının tıbben bilinen bir tedavisi yoktur. Tek sağlıklı çözüm glütensiz beslenmektir. Çölyak hastalığında erken teşhis ise çok daha önemlidir. Eğer yukarıdaki belirtileri taşıyor ve hala doktora gitmeyi geciktiriyorsanız veyahut çölyak olduğunuz halde diyeti ciddiye almıyorsanız sizi riskli bir gelecek bekliyor demektir. Unutmayın çölyak için 1 dilim ekmek yemek 1 bardak çamaşır suyu içmekle eşdeğerdir. Çünkü diyete uyulmadığında villuslar daha çok hasar görür ve daha çok gerekli besini sindiremez hale gelebilir. B12 gibi vitamin eksiklikleri, kansızlık, yorgunluk, nefes darlığı, diyabet, ağız  boğaz yemek borusu ve bağırsak kanserleri, lenfoma gibi ciddi rahatsızlıklar sizi bekler. Ancak diyete uyulduğunda sağlıklı normal bir hayat sürebilirsiniz.

Glüten içerebilecek besinler;

1.      Gluten içeren (buğday, arpa, yulaf, çavdar) tüm gıdalar kesinlikle yenmemelidir. Buğday ve tahıl unu ile yapılan tüm hamur işleri (ekmek, kek, pasta, kurabiye, börek, çörek, makarna, erişte, mantı, hamurlu tüm tatlılar vs.) tüketilmemelidir. Glutensiz un ile tüm bunları evde yapabilirsiniz.
2.      Bulgur içeren yemekler tüketilmemelidir. Unutmayın bulgurun özü buğdaydan gelir.
3.      İrmik ve ürünleri tüketilmemelidir. (İrmik durum buğdayının elenmesiyle oluşur.)
4.      Margarin, mayonez, hardal, ketçap, salata sosları, hazır patates cipsi, dondurma, çikolata, pudingler, sosis, salam , sucuk, krem peynir, yoğurtlar, hazır balık ürünleri gibi ürünlerde glüten bulunma riski yüksek olduğundan araştırılıp seçici olunmalıdır.
5.      Galeta unu tüketilmemelidir.

 Glüten içermeyen besinler;

1.      Mısır, Pirinç, Patates, Kestane unu, Nohut unu, Soya unu, üzüm çekirdeği unu, tapioka, büyük marketlerde bulunabilen glutensiz unlar
2.      Kırmızı ve yeşil mercimek, kuru fasülye, nohut, barbunya, börülce, mısır, pirinç, patates, soya fasulyesi gibi baklagiller rahatlıkla tüketilebilir.
3.      Yumurta, zeytin, bal, reçel, tahin, pekmez, sirke çeşitleri
4.      Balık ve diğer deniz mahsülleri
5.      Kümes hayvanları etleri, sığır, dana, kuzu etleri
6.      Domates ve tuz içeren salça
7.      Tüm sebze çeşitleri
8.      Tüm meyva çeşitleri
9.      Bakliyatların tüm çeşitleri
10.   Tüm katı ve sıvı yağ çeşitleri

       15 yıllık tecrübelerime dayanarak, eğer kendinize veya yakınınıza çölyak tanısı konulduysa ilk yapmamanız gereken şey paniktir. Sakin olup güzel bir araştırma yapmanız gerekiyor. İnternette değişik güvenirliliği olmayan tedavilerden bahsediliyor. Bu tedavilere kendimizi kaptırıp boşuna ümit beslemememiz gerekiyor. Unutmayın zaten sağlıklı bir tedavisi mevcut olsaydı doktorlar bize ömür boyu diyet yerine tedavi yöntemi uyguluyor olurlardı. Birçok şeyi yiyemiyor gibi görünseniz de aslında birçok gıdadan yararlanabildiğinizi unutmayın. Markete gittiğinizde birçok gıdaların içindekiler kısmında eser miktarda glüten içerir açıklamasını görürsünüz. İşte bu gıdalarda seçici olmakta (fabrikalarını arayıp alerjen uyarısı hakkında bilgi alabilirsiniz) fayda var. Glütensiz amblemi bulunan bütün ürünleri rahatlıkla tüketebilirsiniz. Zaten zaman geçtikçe bu diyetin ne kadar sağlıklı olduğunu fark edeceğinize hiç şüphem yok. Çölyaklılara sabırlı bir diyet, sağlıklı hayat dilerim. :)



                                                                                                     Kübra EMEKTAR
Yeşil çayın faydaları için tıklayın






Devamını Oku »

22 Eylül 2015

Radyoaktif Konuk: RADON



       “Hasta Bina Sendromu” adlı yazımda bahsettiğim iç mekan kirleticilerinden olan radonu bu yazımda detaylandıracağım.

       Yapılan araştırmalara göre insanlar yıllık ortalama 2,8 mSv ‘lık radyasyona maruz kalıyor ve bu dozun 1,3 mSv ‘ı radon kaynaklı.Yüksek dozda radon ve bozunma ürünlerine maruz kalan bireylerin akciğer kanserine yakalanma oranları yüksek olduğu tespit edilmiş. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ‘nün araştırmalarına göre bazı ülkelerde akciğer kanseri nedeni olarak radon, sigaradan sonra ikinci sıraya yerleşiyor.
(UNSCEAR 2000 raporuna göre)

      Radon 86 atom numarasına sahip olup, rensiz, tatsız, kokusuz, gözle görülmeyen radyoaktif bir soygazdır.Toprak, kaya ve sularda doğal uranyum ve toryumun  bozunması sonucu oluşur.Radon ve bozunma ürünlerinin solunarak vücuda alınması önemli sağlık riski oluşturmaktadır.Bozunma ürünlerinin bir kısmı havadaki tozlara ve su damlacıklarına tutunarak aerosoller oluşturur ve solunum yoluyla akciğerlere taşınır. Bu durumdan deri ve solunum yolları etkilenirken, en yüksek radyasyona bronşal epiteller maruz kalır.Vücuda alınan bu bozunma ürünleri kararlı hale gelinceye kadar ışıma yapmaya devam ederler bu; vücudumuzda radyasyon açığa çıkıyor demektir.

       Peki nasıl oluyorda bu radona maruz kalıyoruz, evlerimize giriyor?

       Radonun büyük bir kısmı binanın temelindeki toprak ve kayadan, geri kalanı ise yapı malzemlerinden kaynaklanıyor.

       Toprak da biriken radon yükselerek binanın altında birikiyor ve çatlaklardan, boşluklardan; toprak ve yapı malzemelerindeki nem oranı, difüzyon potansiyeli,yapının toprakla temas halinde olan yüzey alanı,havalandırma kapasitesi, iklimlendirme koşulları ve sıcaklık basınç farkı gibi unsurlara bağlı olarak bina içerisine yayılıyor.

       Yapı malzemesi ve zemin seçeneklerinde tehlikeli sınıflar; granit ve volkanik kayaçlar radyum içerikleri, alum şist katılı hafif beton, fosfojips, tüf gibi yapı malzemeleri yüksek radyum içerikleri yanısıra gözenekli yapıları sebebiyle radonun kapalı ortamlarda birikmesine sebep olurlar.

       Binalara radon girişini azaltmak, muhtemel sağlık sorunlarını ortadan kaldırabilmek için ise;
         Bina yapımından önce jeolojik yapı dikkate alınmalı,
         Bina altında biriken radon gazını atmosfere tahliye eden sistemler geliştirilmeli,
         Binanın toprakla temas eden yüzeyleri iyi yalıtılmalı ve bina içi çatlaklar onarılmalıdır,
         Yapı malzemelerinde radyoaktivite testi yapılmalı, düşük konsantrasyonlu malzemler tercih edilmelidir,
         İç mekan havasında biriken radonu tahliye etmek için sık sık kapalı alanlar havalandırılmalıdır.

       Radon konsantrasyon limitleri için Türkiye Atom Enerjisi Kurumu web sitesini ziyaret edebilirsiniz.


                                                                                 Zehra TOPAL


Devamını Oku »

Endüstri Mühendisi Profili



“Öğrenci iken kendimize yatırım yapmak gerçekten çok önemlidir.  Daima tabiri caizse algıları açık tutmak gerekli.  Bu yazımda hayatımızda olan olaylara ‘nasıl kulak kesilmeliyiz ’i ele alacağız.
Öğrenciyken (ki hala öğrenciyim :) ) ne yaptığınız değil ne yapmadığınız daha çok göze çarpar. Hep bu nedenle eleştiriliriz. Örneğin matematikten herkes anlar, herkesin anladığı bir konuda fark yaratmak zordur. Böyle anlarda hemen alternatif geliştirmek gereklidir. Matematiğin yanına istatistik bilgisi ekledik mi kayda değer bilgi ve deneyim olmuş demektir. İş hayatını artı birledik :)
Şimdi gelelim mühendis profilimiz nasıl olmalı? Bu soruyu hemen hemen hepimiz  –google’lamışızdır -. Peki önce kaçımız kendi zihnimizde bu soruyu düşündük? Çevre koşullarına kulak asmadan, gerçekten mutlu olacağımız yada kendimizi iyi hissettiren işleri bulabilmek için çaba harcadık mı ?  Mühendis beyaz baret, beyaz önlük giymekle sınırlı olmamalı. Peşinden koştuğunuz bir ‘tutkunuz’ olmalı.  Mesela deyin ki çalıştığım, ürettiğim proje sayesinde ülkemin enerji bağımlılığı en alt seviyeye hatta ihraç eder duruma getireceğim.  Bunu tek başına başarmanız elbetteki imkansız. Ama başarmak için bir adım. Sizin gibi düşünüp aynı adımları atan binlerce kişi olduğunu düşünün, inanılmaz bir tablo ortaya çıkacaktır.
Tutkunuzun peşinden koşarken planladığınız başarı hikâyesinde ne durumda olduğunuzu sıkça gözden geçirin. Ben bu işi neden yapıyorum? Yada şu anda gerçekten mutlu muyum ? Eğer hala ilk günkü heyecanınızı koruyorsanız durmak yok demektir :)
Tamaam bu kadar yeterli “içinizdeki sen” muhabbeti. Umarım mesajı doğru verebilmişimdir. Biraz da teknik konulardan bahsedelim.
 İnsan için doktor ne ise sanayi  için de mühendis odur. Hayatın bir bakımı sürdürülebilir temel taşıyız. Bu yüzden her fırsatta bişeyler öğrenip bunu aktarmalıyız. Hayata pozitif bakan, beklentilerin üzerinde işler yapan mühendisler olmaya çabalayalım.
Pozitif bakarken de genel tabloyu kaçırmayın. Dış dünyayla bağınız kopmasın. Bu yüzden yabancı dil çok çok çok önemli. Bizzat ben bunun sıkıntısını yaşıyorum. Öğrenmeye çabalamaya çabalıyorum :) (bu durumla ilgili bir yazı dizisi çıkar )
Girişimci olun. İnanın kongreler de seminerler de tanışma fırsatı bulduğum yöneticiler sizden bizden farklı insanlar değil.  Sadece risk alıp neden ben yapamayayım ki sorusuna o an için doğru cevap vermiş insanlar. O yüzden her şeyi iyi gözlemleyin, üzerine düşünün. Sadece düşündüğünüz şeyle yeterli kalmayın bağlantılı konularını da öğrenin derim.
Genel hatlarıyla bakacak olursak, temel problem çözme ortamımız bilgisayar kanalı. Bu yüzden :
-          En az bir programlama dili öğrenmelisiniz, benim tavsiyem java. Diğerlerine göre çok daha eğlenceli
-          Günlük hayatta karşılaştığımız sorunları modelleyip çözüm bulabilmek için bir program öğrenin ,  Arena  gördüğünüz de koşarak uzaklaşın derim.
-          Veri analizleri için istatistik altyapısına sahip bir program tercihen spss bilen yazılır genelde :) minitab öksüz evlat oluyo hep bu durumda
-          Mühendislik dalımıza göre de kariyer yapmayı planladığımız departmana özgü modüller öğrenmelisiniz.
Her şey o kadar hızlı, çabuk değişiyor ki her gün ne kadar az şey bildiğimizi fark ediyoruz. Bir günümü gözden geçirdiğimde kendimle başkalarıyla olduğundan daha az vakit geçirdiğimi fark ettim. Kendimle daha çok vakit geçirdikçe daha mutlu bir insan olduğumun farkına vardım. Sizde kendinize zaman ayırın…
Velhasılı kelam mutlu olmak için mükemmel hayatlar yaşamınıza gerek yok. Nefes aldığınızı hissedin ve şimdi kocaman gülümseyiin :)


Devamını Oku »