“Hasta Bina
Sendromu” adlı yazımda bahsettiğim iç mekan kirleticilerinden olan radonu bu
yazımda detaylandıracağım.
Yapılan
araştırmalara göre insanlar yıllık ortalama 2,8 mSv ‘lık radyasyona maruz
kalıyor ve bu dozun 1,3 mSv ‘ı radon kaynaklı.Yüksek dozda radon ve bozunma
ürünlerine maruz kalan bireylerin akciğer kanserine yakalanma oranları yüksek
olduğu tespit edilmiş. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ‘nün araştırmalarına göre bazı
ülkelerde akciğer kanseri nedeni olarak radon, sigaradan sonra ikinci sıraya
yerleşiyor.
(UNSCEAR 2000 raporuna göre)
Radon 86
atom numarasına sahip olup, rensiz, tatsız, kokusuz, gözle görülmeyen
radyoaktif bir soygazdır.Toprak, kaya ve sularda doğal uranyum ve toryumun bozunması sonucu oluşur.Radon ve
bozunma ürünlerinin solunarak vücuda alınması önemli sağlık riski
oluşturmaktadır.Bozunma ürünlerinin bir kısmı havadaki tozlara ve su
damlacıklarına tutunarak aerosoller oluşturur ve solunum yoluyla akciğerlere
taşınır. Bu durumdan deri ve solunum yolları etkilenirken, en yüksek radyasyona
bronşal epiteller maruz kalır.Vücuda alınan bu bozunma ürünleri kararlı hale
gelinceye kadar ışıma yapmaya devam ederler bu; vücudumuzda radyasyon açığa
çıkıyor demektir.
Peki nasıl
oluyorda bu radona maruz kalıyoruz, evlerimize giriyor?
Radonun
büyük bir kısmı binanın temelindeki toprak ve kayadan, geri kalanı ise yapı
malzemlerinden kaynaklanıyor.
Toprak da
biriken radon yükselerek binanın altında birikiyor ve çatlaklardan,
boşluklardan; toprak ve yapı malzemelerindeki nem oranı, difüzyon
potansiyeli,yapının toprakla temas halinde olan yüzey alanı,havalandırma
kapasitesi, iklimlendirme koşulları ve sıcaklık basınç farkı gibi unsurlara
bağlı olarak bina içerisine yayılıyor.
Yapı
malzemesi ve zemin seçeneklerinde tehlikeli sınıflar; granit ve volkanik
kayaçlar radyum içerikleri, alum şist katılı hafif beton, fosfojips, tüf gibi
yapı malzemeleri yüksek radyum içerikleri yanısıra gözenekli yapıları sebebiyle
radonun kapalı ortamlarda birikmesine sebep olurlar.
Binalara
radon girişini azaltmak, muhtemel sağlık sorunlarını ortadan kaldırabilmek için
ise;
Bina
yapımından önce jeolojik yapı dikkate alınmalı,
Bina
altında biriken radon gazını atmosfere tahliye eden sistemler geliştirilmeli,
Binanın
toprakla temas eden yüzeyleri iyi yalıtılmalı ve bina içi çatlaklar
onarılmalıdır,
Yapı
malzemelerinde radyoaktivite testi yapılmalı, düşük konsantrasyonlu malzemler
tercih edilmelidir,
İç mekan
havasında biriken radonu tahliye etmek için sık sık kapalı alanlar
havalandırılmalıdır.
Radon konsantrasyon
limitleri için Türkiye Atom Enerjisi Kurumu web sitesini ziyaret
edebilirsiniz.
Zehra TOPAL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder