22 Eylül 2015

Radyoaktif Konuk: RADON



       “Hasta Bina Sendromu” adlı yazımda bahsettiğim iç mekan kirleticilerinden olan radonu bu yazımda detaylandıracağım.

       Yapılan araştırmalara göre insanlar yıllık ortalama 2,8 mSv ‘lık radyasyona maruz kalıyor ve bu dozun 1,3 mSv ‘ı radon kaynaklı.Yüksek dozda radon ve bozunma ürünlerine maruz kalan bireylerin akciğer kanserine yakalanma oranları yüksek olduğu tespit edilmiş. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ‘nün araştırmalarına göre bazı ülkelerde akciğer kanseri nedeni olarak radon, sigaradan sonra ikinci sıraya yerleşiyor.
(UNSCEAR 2000 raporuna göre)

      Radon 86 atom numarasına sahip olup, rensiz, tatsız, kokusuz, gözle görülmeyen radyoaktif bir soygazdır.Toprak, kaya ve sularda doğal uranyum ve toryumun  bozunması sonucu oluşur.Radon ve bozunma ürünlerinin solunarak vücuda alınması önemli sağlık riski oluşturmaktadır.Bozunma ürünlerinin bir kısmı havadaki tozlara ve su damlacıklarına tutunarak aerosoller oluşturur ve solunum yoluyla akciğerlere taşınır. Bu durumdan deri ve solunum yolları etkilenirken, en yüksek radyasyona bronşal epiteller maruz kalır.Vücuda alınan bu bozunma ürünleri kararlı hale gelinceye kadar ışıma yapmaya devam ederler bu; vücudumuzda radyasyon açığa çıkıyor demektir.

       Peki nasıl oluyorda bu radona maruz kalıyoruz, evlerimize giriyor?

       Radonun büyük bir kısmı binanın temelindeki toprak ve kayadan, geri kalanı ise yapı malzemlerinden kaynaklanıyor.

       Toprak da biriken radon yükselerek binanın altında birikiyor ve çatlaklardan, boşluklardan; toprak ve yapı malzemelerindeki nem oranı, difüzyon potansiyeli,yapının toprakla temas halinde olan yüzey alanı,havalandırma kapasitesi, iklimlendirme koşulları ve sıcaklık basınç farkı gibi unsurlara bağlı olarak bina içerisine yayılıyor.

       Yapı malzemesi ve zemin seçeneklerinde tehlikeli sınıflar; granit ve volkanik kayaçlar radyum içerikleri, alum şist katılı hafif beton, fosfojips, tüf gibi yapı malzemeleri yüksek radyum içerikleri yanısıra gözenekli yapıları sebebiyle radonun kapalı ortamlarda birikmesine sebep olurlar.

       Binalara radon girişini azaltmak, muhtemel sağlık sorunlarını ortadan kaldırabilmek için ise;
         Bina yapımından önce jeolojik yapı dikkate alınmalı,
         Bina altında biriken radon gazını atmosfere tahliye eden sistemler geliştirilmeli,
         Binanın toprakla temas eden yüzeyleri iyi yalıtılmalı ve bina içi çatlaklar onarılmalıdır,
         Yapı malzemelerinde radyoaktivite testi yapılmalı, düşük konsantrasyonlu malzemler tercih edilmelidir,
         İç mekan havasında biriken radonu tahliye etmek için sık sık kapalı alanlar havalandırılmalıdır.

       Radon konsantrasyon limitleri için Türkiye Atom Enerjisi Kurumu web sitesini ziyaret edebilirsiniz.


                                                                                 Zehra TOPAL


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder