21 Ekim 2015

IŞINLANMIŞ GIDALAR



         16 Ekim Dünya Tarım ve Gıda Günü dolayısıyla 'gıda' üzerine bir farkındalık da benden olsun dedim. Gıda güvenilirliği hepimizin hassasiyet gösterdiği bir mesele peki ışınlanmış (iyonlaştırıcı radyasyon ışını) gıdalar tükettiğimizin farkında mıyız? Bu işlem ne için yapılır? Işınlanmış gıdalar tüketildiğinde sağlığımıza zarar verir mi? Tüm cevaplar için okumaya devam :)

        Gıda ışınlaması ilk patentlerini 1921 ABD ve 1930 Fransa’ da almış, 41 ülkede 60’tan fazla besinde uygulanan, sağlık yönünden güvenilir olduğu; WHO (Dünya Sağlık Örgütü), FDA (Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi), FAO (Gıda ve Tarım Örgütü), IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Kuruluşu)’nca onaylanmış, Türkiye’de ise Tarım Köy İşleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından yürütülen ortak çalışma sonucu 6 Kasım 1999’da “ Gıda Işınlama Yönetmeliği “ ilk olarak resmi gazetede yayınlanmış ve yürürlüğe girmiş bir teknolojidir.

       Gıda ışınlamada amaç;
  •   Gıdaların bozulmasına neden olan çeşitli mikroorganizmaların yok edilmesi- azaltılması,
  •   Raf ömrünün uzatılması,
  •   Soğan, patates gibi bitkilerde çimlenme ve tomurcuklanmayı önlemek,
  •   Taze meyve ve sebzelerde olgunlaşmayı geciktirmek,
  •   Kabuklu yiyecekler ve baklagillerde böceklenmeyi önlemek,
  •   Et, balık gibi ürünlerde paraziter enfeksiyonları önlemektir.


        Bu yöntem radyoaktif elementten üretilen iyonlaşmış enerjilerin bulunduğu alandan bir gıda maddesinin geçirilmesi, bu enerjinin gıda maddesinde çeşitli serbest radikaller oluşturması mantığına dayanır. Yukarda sıralanan amaçları gerçekleştiren bu radikallerdir.

        Işınlama işlemi bu amaçların dışında etkilere de neden olmaktadır. Bu besine ve doza göre değişir. Örneklendirmek gerekirse ışınlama işlemi sonucunda bazı örneklerde; karbonhidratlar daha kolay sindirilebilir hale gelirken proteinlerin (tahıl ve baklagil ) besin değeri artmış, yağlarda oksidasyon başlatmış ve böylece yağ asidi kompozisyonunu değiştirmiş, acılaşma olayı hızlanmıştır.
Örneklerden anlaşılacağı gibi ışınlama işlemi her gıdaya yapılamaz ve doz besine özgüdür. Örneğin havuçlar da 2 kGy doz  ile mantar ve bakteri oluşumu kontrol edilebilirken, kanatlı eti ve kırmızı ete uygulanması gereken en düşük doz 2.5 kGy dir. (Gray (Gy) , iyonize ışınlamanın etkisinde kalan homojen bir maddenin 1 kg’ına verilen 1 jul’lük enerji miktarıdır.)

         Sağlık üzerindeki etkisine gelince; bu uygulamayı destekleyen kuruluşları gördünüz. Türkiye’de uygulanan dolayısıyla izin verilen bir yöntem. Yaptığım araştırmalarda bu yöntemin güvenilir olduğunu(doza bağlı olarak), televizyon, cep telefonu, röntgen cihazlarından alınan radyasyon gibi zararsız olduğu, ışınlanan gıdaların radyoaktif hale dönüşmediklerini ve kalıntı oluşturmadıklarını makaleler ve yetkili kuruluşların yayınlarında okudum. Bununla birlikte çeşitli dönemlerde bazı ülkelerde yasaklandığı, meyve sineklerine farklı dozlarda ışınlanmış gıda verildiğinde ölümler ve renk değişimleri gözlenirken ışınlanmamış mamalarla beslenen sineklerin yaşadığını da okudum. Hangisine güveneceğinize siz karar vereceksiniz. Bu kuruluşların onaylaması pazarlama taktiği midir ? Yoksa gerçekten güvenilir midir? Şahsi fikrim netlik kazanmadığı sürece uzak durmak.

       Peki nasıl anlayacağız ışınlamış olup olmadığını derseniz; tüketiciye ve toplu tüketim yerlerine ulaşacak ışınlanmış ürünlerde etiket üzerinde “Işınlanmıştır” veya “Işınlama İşlemi Yapılmıştır” ifadesinin yanında yeşil renkli uluslararası gıda ışınlama sembolünün (yukarıda mevcut) kolayca görülebilir şekilde etiket üzerinde bulundurulması zorunludur.

Sağlıkla kalın..                                                                         

                                                                                                                 Zehra TOPAL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder