16 Ekim Dünya Tarım ve Gıda Günü dolayısıyla 'gıda' üzerine bir farkındalık da benden olsun dedim. Gıda güvenilirliği hepimizin hassasiyet gösterdiği bir mesele peki ışınlanmış (iyonlaştırıcı radyasyon ışını) gıdalar tükettiğimizin farkında mıyız? Bu işlem ne için yapılır? Işınlanmış gıdalar tüketildiğinde sağlığımıza zarar verir mi? Tüm cevaplar için okumaya devam :)
Gıda ışınlaması ilk patentlerini 1921 ABD ve 1930 Fransa’ da
almış, 41 ülkede 60’tan fazla besinde uygulanan, sağlık yönünden güvenilir
olduğu; WHO (Dünya Sağlık Örgütü), FDA (Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi), FAO (Gıda
ve Tarım Örgütü), IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Kuruluşu)’nca onaylanmış,
Türkiye’de ise Tarım Köy İşleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Atom
Enerjisi Kurumu tarafından yürütülen ortak çalışma sonucu 6 Kasım 1999’da “
Gıda Işınlama Yönetmeliği “ ilk olarak resmi gazetede yayınlanmış ve yürürlüğe
girmiş bir teknolojidir.
Gıda ışınlamada amaç;
- Gıdaların bozulmasına neden olan çeşitli mikroorganizmaların yok edilmesi- azaltılması,
- Raf ömrünün uzatılması,
- Soğan, patates gibi bitkilerde çimlenme ve tomurcuklanmayı önlemek,
- Taze meyve ve sebzelerde olgunlaşmayı geciktirmek,
- Kabuklu yiyecekler ve baklagillerde böceklenmeyi önlemek,
- Et, balık gibi ürünlerde paraziter enfeksiyonları önlemektir.
Bu yöntem radyoaktif elementten üretilen iyonlaşmış
enerjilerin bulunduğu alandan bir gıda maddesinin geçirilmesi, bu enerjinin
gıda maddesinde çeşitli serbest radikaller oluşturması mantığına dayanır.
Yukarda sıralanan amaçları gerçekleştiren bu radikallerdir.
Işınlama işlemi bu amaçların dışında etkilere de neden
olmaktadır. Bu besine ve doza göre değişir. Örneklendirmek gerekirse ışınlama
işlemi sonucunda bazı örneklerde; karbonhidratlar daha kolay sindirilebilir
hale gelirken proteinlerin (tahıl ve baklagil ) besin değeri artmış, yağlarda
oksidasyon başlatmış ve böylece yağ asidi kompozisyonunu değiştirmiş, acılaşma
olayı hızlanmıştır.
Örneklerden anlaşılacağı gibi ışınlama işlemi her gıdaya
yapılamaz ve doz besine özgüdür. Örneğin havuçlar da 2 kGy doz ile mantar ve bakteri oluşumu kontrol
edilebilirken, kanatlı eti ve kırmızı ete uygulanması gereken en düşük doz 2.5
kGy dir. (Gray (Gy) , iyonize ışınlamanın etkisinde kalan homojen bir maddenin
1 kg’ına verilen 1 jul’lük enerji miktarıdır.)
Sağlık üzerindeki etkisine gelince; bu uygulamayı
destekleyen kuruluşları gördünüz. Türkiye’de uygulanan dolayısıyla izin verilen
bir yöntem. Yaptığım araştırmalarda bu yöntemin güvenilir olduğunu(doza bağlı
olarak), televizyon, cep telefonu, röntgen cihazlarından alınan radyasyon gibi
zararsız olduğu, ışınlanan gıdaların radyoaktif hale dönüşmediklerini ve
kalıntı oluşturmadıklarını makaleler ve yetkili kuruluşların yayınlarında okudum.
Bununla birlikte çeşitli dönemlerde bazı ülkelerde yasaklandığı, meyve
sineklerine farklı dozlarda ışınlanmış gıda verildiğinde ölümler ve renk
değişimleri gözlenirken ışınlanmamış mamalarla beslenen sineklerin yaşadığını
da okudum. Hangisine güveneceğinize siz karar vereceksiniz. Bu kuruluşların
onaylaması pazarlama taktiği midir ? Yoksa gerçekten güvenilir midir? Şahsi
fikrim netlik kazanmadığı sürece uzak durmak.
Peki nasıl anlayacağız ışınlamış olup olmadığını derseniz; tüketiciye
ve toplu tüketim yerlerine ulaşacak ışınlanmış ürünlerde etiket üzerinde
“Işınlanmıştır” veya “Işınlama İşlemi Yapılmıştır” ifadesinin yanında yeşil
renkli uluslararası gıda ışınlama sembolünün (yukarıda mevcut) kolayca
görülebilir şekilde etiket üzerinde bulundurulması zorunludur.
Sağlıkla kalın..
Zehra TOPAL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder